İstifa eden memur yıllık izin kullanabilir mi ?

webmastering

Global Mod
Global Mod
İstifa Eden Memurun Yıllık İzin Hakkı: Hak mı, Ayrıcalık mı?

Kamu kurumlarında görev yaparken istifa sürecine tanıklık eden biri olarak, en çok tartışılan konulardan birinin “İstifa eden memur yıllık izin kullanabilir mi?” sorusu olduğunu fark ettim. Bir yanda uzun yıllar kamu hizmetine emek vermiş çalışanlar, diğer yanda bürokratik düzenin katı sınırları… Bu konu, sadece bir izin meselesi değil; aynı zamanda emeğin, hakkaniyetin ve idari adaletin sorgulandığı bir alan.

Yasal Çerçeve: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu Ne Diyor?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 102 ve 103. maddeleri, yıllık izin hakkının temelini oluşturur. Bu maddelere göre memurlar, hizmet sürelerine göre 20 veya 30 gün yıllık izin hakkına sahiptir. Ancak aynı kanunun 94. maddesi, istifa sürecinde memurun görevine fiilen devam etmesi gerektiğini açıkça belirtir.

Yani, bir memur istifa dilekçesini verdikten sonra kurumun onayını almadan görevden ayrılamaz. Bu durumda “izin kullanarak ayrılmak” yasal olarak istifa sürecine uygun düşmez. Çünkü yıllık izin, görevde bulunan memura tanınmış bir haktır; görevinden ayrılmayı hedefleyen bir çalışanın “aktif görev” statüsü sona erme sürecindedir.

Uygulamadaki Çelişkiler ve Kurumsal Farklılıklar

Teoride durum net görünse de uygulamada tablo karışık. Bazı kurumlar, istifa dilekçesi veren memurun mevcut izinlerini “kullanmasına” müsaade ederken, bazıları bunu “izin suistimali” olarak değerlendiriyor. Özellikle personel eksikliği yaşanan kurumlarda, yöneticiler çoğu zaman “izin değil, fiilen çalışma” şartı koyuyor.

Bu farklılık, kamu yönetiminde bir standart eksikliğine işaret ediyor. Aynı kanuna tabi olan memurların farklı kurumlarda farklı muamele görmesi, adalet ve eşitlik ilkelerini zedeliyor. Bu durumun, özellikle iş barışı ve kurumsal güven duygusu üzerinde olumsuz etkiler yarattığını gözlemlemek zor değil.

Hak mı, Lütuf mu? Etik Boyutun Tartışması

Bir memur yıl boyunca görevini eksiksiz yerine getirmiş, izin hakkı doğmuşsa bu hakkı neden kullanamasın? Bu soru, sadece yasal değil, etik bir meseleyi de gündeme getiriyor. Çalışan, görevinden ayrılmak istese bile o güne kadar kazandığı hakların korunmasını bekler.

Ancak kamu otoritesinin bakış açısı genellikle “kurumsal devamlılık” üzerinden şekillenir. Yani bireysel hakların değil, idari sürekliliğin öncelenmesi söz konusudur. Bu noktada erkeklerin stratejik düşünme biçimiyle kadınların empatik yaklaşımı arasında bir denge kurmak gerekir: Bir yanda sistemin sürdürülebilirliği, diğer yanda insan emeğinin değeri.

Cinsiyet Temelli Yaklaşımlardaki Denge

Gözlemlerime göre, erkek yöneticiler bu tür durumlarda genellikle “kurumun işleyişi zarar görmesin” yaklaşımıyla daha stratejik davranıyor. Kadın yöneticiler ise çoğunlukla “insani yönü” ön plana alarak, memurun emek geçmişine saygı duyma eğiliminde oluyor.

Ancak burada genelleme yapmak yanıltıcı olur. Erkek yöneticiler arasında da insani yaklaşımı benimseyen çok sayıda isim mevcut; kadın yöneticiler arasında da mevzuata sıkı sıkıya bağlı kalanlar var. Bu da aslında bireysel karakterin ve yöneticilik kültürünün cinsiyetten çok daha belirleyici olduğunu gösteriyor.

Yargı Kararları Ne Diyor?

Danıştay ve idare mahkemeleri, bu konuda çeşitli kararlar vermiştir. Örneğin, Danıştay 12. Dairesi’nin 2018 tarihli bir kararında, “İstifa dilekçesi verildikten sonra yıllık izin kullandırılmasının mevzuata aykırı olduğu” vurgulanmıştır. Mahkeme, izin hakkının ancak görevde fiilen bulunan memurlara tanındığını belirtmiştir.

Öte yandan bazı mahkeme kararlarında, kullanılmayan yıllık izinlerin parasal karşılığının ödenmesi gerektiği yönünde hükümler de mevcuttur. Bu kararlar, “kazanılmış hak” ilkesine dayanır. Yani memur izni fiilen kullanamasa bile, bu hakkın ortadan kalkmaması gerektiği savunulur.

Kurumsal Hafıza ve İnsan Unsuru

İstifa süreci, yalnızca bir kişinin ayrılışı değil, aynı zamanda kurumsal hafızanın eksilmesidir. Uzun yıllar aynı kurumda çalışan bir memur, sadece görevini değil, kurumun kültürünü ve deneyimini de beraberinde götürür.

Bu nedenle, yıllık izin hakkının tartışmasında sadece yasal değil, insani bir boyut da göz önüne alınmalı. Bir memur, onurlu bir şekilde ayrılmak isterken karşısında katı bir bürokratik duvar bulmamalıdır. Aksi halde bu, kamu kurumlarında “soğuk ve mesafeli” bir yönetim anlayışını pekiştirir.

Çözüm Arayışı: Orta Yol Mümkün mü?

Belki de çözüm, yıllık iznin fiilen kullanılmasından çok, kullanılmayan izinlerin “parasal karşılık” veya “emeklilikte ek hak” olarak değerlendirilmesinde yatıyor. Bu yaklaşım hem kurumsal işleyişi aksatmaz hem de çalışan emeğini boşa çıkarmadan hakkını teslim eder.

Ayrıca istifa sürecinin daha insancıl ve şeffaf bir zeminde yürütülmesi gerekiyor. Çalışanla kurum arasındaki güven ilişkisinin sürdürülebilmesi için açık iletişim kanalları oluşturulmalı.

Sonuç ve Okuyucuya Soru

Yıllık izin hakkı, bir ayrıcalık değil; emeğin doğal bir sonucudur. İstifa eden memura bu hakkın tanınmaması, sadece bir mevzuat meselesi olarak görülmemeli. Bu konu, kamu yönetiminin insana bakış açısını da ortaya koyuyor.

Peki sizce; görevinden istifa eden bir memurun, yıllarca kazandığı izin hakkını kullanması gerçekten kurumsal düzeni mi sarsar, yoksa insan emeğine duyulan saygının bir göstergesi mi olurdu?

Bu sorunun cevabı, yalnızca yasaların değil; vicdanların da vereceği bir yanıttır.
 
Üst