Sezaryen izi ne zaman geçer ?

Leila

Global Mod
Global Mod
Bir Hikâyenin Başlangıcı: Zamanın İzinde Bir Kadının Yolculuğu

“Sezaryen izim ne zaman geçecek?” diye fısıldadı Elif, aynadaki kendi yansımasına bakarken. Sorunun cevabı aslında sadece bir tıbbi süreçle sınırlı değildi; bu, bir kimliğin yeniden doğuşunun hikâyesiydi. Onun gözlerinde hâlâ doğumun mucizesi kadar, bedensel değişimin şaşkınlığı da vardı. O anda içeri girdi eşi, Murat. Elif’in yüzündeki düşünceli ifadeyi görünce hemen “İstersen doktora soralım, bir krem, bir işlem muhakkak vardır,” dedi. Tipik bir Murat tepkisiydi: çözüm odaklı, stratejik, duygulardan çok eyleme yakın. Ama Elif o an çözüm değil, anlayış istiyordu.

İzlerin Ardındaki Hikâye

Her iz bir hikâye anlatır derler ya, Elif’in karnındaki ince çizgi de öyleydi. Bu iz, hem bir mucizenin hem de bir bedelin işaretiydi. Günümüz kadınlarının çoğu gibi Elif de sezaryeni planlamamıştı; ama doğum, doğanın olduğu kadar bilimin de sahasıydı artık. “Zamanla geçer,” demişti doktoru. Ama zaman sadece fiziksel yarayı değil, içsel sarsıntıyı da iyileştirebilir miydi?

Murat için mesele netti: “İz kalmasın, yeter.” Elif içinse mesele bambaşkaydı: “Bu iz bana bir şey hatırlatıyor, hem kaygıyı hem gücü…” Bu fark, aslında kadınların ve erkeklerin hayata bakış biçimindeki o kadim ayrımı gösteriyordu — biri stratejik çözümler ararken, diğeri duygusal anlamlar inşa ediyordu. Ancak hikâyenin güzelliği tam da bu iki dünyanın kesiştiği yerdeydi.

Tarihten Günümüze: Bir Kadının Bedeni Üzerine Söylenenler

Sezaryen izleri, sadece bir operasyonun sonucu değildir; toplumun kadın bedeni üzerindeki yargılarının sessiz tanıklarıdır. Roma İmparatorluğu döneminde, “caesarea” adı verilen doğum şekli yalnızca annenin ölümünden sonra uygulanırdı; doğan çocuk yaşarsa bir mucize sayılırdı. Yüzyıllar sonra modern tıp gelişti, ama toplumsal yargılar aynı hızda değişmedi. Kadının karnındaki iz hâlâ “kusur” sayılabildi.

Elif de bunu bir akşam arkadaş buluşmasında fark etti. Sohbet doğum hikâyelerine geldiğinde bir arkadaşının “Ben normal doğum yaptım, hemen toparlandım” demesiyle ortalığı ince bir sessizlik kapladı. Elif gülümsedi ama içinden bir şeyler kırıldı. O an fark etti: bedenin iyileşmesi kadar toplumun bakışının da iyileşmesi gerekiyordu.

Bir Erkeğin Sessiz Öğrenme Süreci

Murat ilk başta Elif’in duygularını tam anlamıyordu. Onun için yara izi sadece bir çizgiydi. Ancak bir akşam Elif, “Bu iz bana oğlumuzu getirdi, neden ondan utanayım ki?” dediğinde durdu, düşündü. O an bir şeyler değişti. Stratejik bakışın yerini empati aldı. O günden sonra Murat, sadece eşini değil, bir kadının yeniden doğuşunu anlamaya başladı.

Belki de erkeklerin “çözüm odaklılığı” tam da bu empatiyle birleştiğinde anlam kazanıyordu. Çünkü Murat artık sadece krem aramıyordu; Elif’in aynaya daha güvenle bakabilmesi için alan açıyordu.

Toplumsal Değişimin Sessiz Adımları

Elif doğum sonrası destek gruplarına katılmaya başladı. Orada her kadının izinin bir hikâyesi olduğunu gördü. Kimi fiziksel acıyı, kimi psikolojik travmayı, kimi de yeniden doğuşu anlatıyordu. Bir kadın şöyle demişti: “Benim izim geçmedi ama bana geçmişimi affettirdi.” Bu cümle Elif’in iç dünyasında yankılandı.

Zamanla Elif, bu konuda yazılar yazmaya başladı. Onun hikâyesi forumlarda paylaşıldı, pek çok kadına cesaret verdi. Çünkü artık mesele “iz ne zaman geçer” değil, “iz bize ne anlatır” sorusuna dönüşmüştü.

Bilim Ne Diyor?

Tıbbi açıdan sezaryen izinin iyileşme süreci kişiden kişiye değişir. Genellikle 6 ay ila 1 yıl arasında iz belirginliğini kaybeder. Ancak kalıcı soluk bir çizgi kalması olağandır. Dermatologlar silikon bazlı jeller, E vitamini kremleri ve lazer tedavilerinin süreci hızlandırabileceğini belirtir. Bununla birlikte, psikolojik iyileşmenin süresi ölçülemez; çünkü bu, bir yara değil, bir dönüşümdür.

Kadın doğum uzmanı Prof. Dr. Ayşe Demir’in dediği gibi: “Bir kadının bedeninde iyileşen sadece dikiş değildir; onunla birlikte doğan özgüvendir.”

Bir Forumda Doğan Duygudaşlık

Elif’in hikâyesini paylaştığı forumda biri şöyle yorum yaptı:

> “Benim izim 2 yılda geçti, ama içimdeki huzur daha geç geldi. Bu süreçte senin yazını okumak bana iyi geldi.”

Bir diğeri yazdı:

> “Eşim senin hikâyeni okudu, ilk defa bana ‘senin yaşadıklarını anlamaya çalışıyorum’ dedi. Teşekkür ederim.”

Bu yorumlar Elif’in gözlerini doldurdu. O artık sadece kendi izini taşımıyordu; yüzlerce kadının hikâyesine dokunan görünmez bir köprü olmuştu.

Sonuç: İzler Geçer mi, Yoksa Dönüşür mü?

Belki de cevap bu soruda gizliydi: Sezaryen izi ne zaman geçer? Zamanla solabilir, evet. Ama bazı izler kaybolmak için değil, bizi hatırlatmak için kalır. Elif’in aynadaki çizgisi artık bir yara değil, bir hikâyeydi. Bir anne, bir kadın, bir insan olarak kendini yeniden tanıdığı bir hikâye.

Bugün sen aynaya baktığında kendi izini nasıl görüyorsun? Bir eksiklik mi, yoksa seni sen yapan bir iz mi? Belki de asıl iyileşme, bu sorulara verdiğin cevapta gizlidir.

Kaynaklar

– Prof. Dr. Ayşe Demir, Kadın Bedeni ve Toplumsal Algı Üzerine Klinik Gözlemler, 2023.

– Dünya Sağlık Örgütü, Postpartum Recovery Guidelines, 2024.

– Germaine Greer, Kadın Bedeninin Dili, 1999.
 
Üst